Genel Sohbet Aidiyet.esb

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Hocam sizin yönlendirdiğiniz ama bir yandan da şikayet ettiğiniz teknoloji var ya Google Hazretleri ona bir mezhepler arası farkları yazarsanız iddia ettiğiniz yönde olmadığını okursunuz. Kimse size atıfta da bulunmuyor yanlış anlaşılmayın. Gönlünüz de kırılmasın zaten öyle bir durum var ise izah edin de yazmayayım
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Sen konuyu anlayamadin heralde o yuzden degisim bakiyorsun. Direk sana kaynak veriyorum . Zahmet olmazsa okursan mutlu olurum...



Fıkıhta “herhangi bir mal veya hizmetin peşin satış fiyatı ile vadeli satış fiyatı arasındaki fark” diye tarif edilir. Bir malın peşin ve vadeli fiyatları arasındaki fark kendi başına bir hukukî işlem olmayıp bir hukukî işlemin başlangıcında -meselâ satım akdi için- tarafların irade beyanlarını iki veya daha fazla ihtimal üzerine ortaya koymaları ve bunun neticesinde peşin ve vadeli fiyat arasında bir farkın meydana gelmesidir. Hukukî açıdan bu durum icap veya icap teklifi şeklinde kabul edilebilir. İcap olarak kabul edilmesi durumunda karşı tarafın bu ihtimallerden birini seçmesiyle akid kurulur; icap teklifinin kabul edilmesi durumunda ise karşı tarafın bu iki ihtimalden birini seçtiğini bildirmesi icap olur ve ilk tarafın bunu kabul etmesiyle akid kesinleşir.

Mebî‘ ve semenin aynı cinsten olması hali dışında vadeli satışın cevazında görüş birliği vardır. Vadeli satışta bedel malın peşin fiyatıyla aynı olabileceği gibi farklı da olabilir. Vade sebebiyle bedelde bir fazlalığın söz konusu edilebilmesi bu fazlalığın faiz sayılıp sayılmadığı, vade karşılığında satış bedelindeki artışın vade mukabilinde borçtaki (deyn) artış gibi sayılıp sayılmadığı tartışmasını gündeme getirmiştir. Fakihlerin büyük çoğunluğu henüz teşekkül etmemiş bir akidde vadeye bağlı farklı bedeller üzerinde konuşulmasının faiz kapsamında yer almayıp farklı fiyat teklifleri sayıldığı görüşündedir. Vade farkıyla yapılan satışın meşrû olmadığını savunanların görüşleri şöyledir: 1. Vade sebebiyle fiyatı arttırmak faizdir. Bir malın peşin fiyatı ile vadeli fiyatı arasındaki fark ödemenin vadeli şekilde yapılması sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Satıcının fiyatı arttırmasında zaman unsurundan başka bir sebep yoktur; bu da ödemeyi geciktirmeye karşılık borcun arttırılmasına benzemektedir. Vade sebebiyle borçtaki artış faiz sayıldığına göre vade sebebiyle semendeki artış da faiz olur. 2. Vade farkı karşılıksız bir fazlalıktır. Gerek borç işleminde gerekse aynı cins malların birbiriyle mübadelesinde karşılıksız fazlalık faiz kabul edilmiştir. Veresiye satıştaki vade farkı da faiz işlemindeki karşılıksız paraya benzemektedir. 3. İşletmeler vade farkını piyasada câri faiz oranlarına göre belirlemektedir. Vade farkıyla mal satın almak tüketici kredisiyle mal almak gibidir. Modern kanunlarda, ekonomi biliminde ve muhasebede vade sebebiyle konulan bu fark faiz kabul edilmektedir. 4. Vade ile alışveriş yapan satıcı ve alıcı darda kaldığı için bu yola başvurmaktadır. Gerek satıcı gerekse müşteri zor durumda olduğuna göre akidde karşılıklı rıza gerçekleşmemektedir. 5. Bazı hadisler de vade farkının yasaklandığını göstermektedir. Bu hadislerde, “Peygamberimiz bir satış içinde iki satışı (veya bir safka içinde iki safkayı) yasakladı” (Tirmizî, “Büyûʿ”, 18; Nesâî, “Büyûʿ”, 73; Müsned, I, 398); “Bir satım içerisinde iki satım yapan kişi ya daha ucuz (eksik) olanını veya faizi tercih eder” (Ebû Dâvûd, “Büyûʿ”, 53) denilmektedir. İlk hadisin râvilerinden Semmâk bir satışta iki satışı, “Satıcının ‘peşin alırsan şu fiyata, vadeli alırsan bu fiyata’ diyerek satış yapması” şeklinde yorumlamıştır.

Vade farkının cevazını savunan çoğunluğun görüşleri de şöylece sıralanabilir: 1. Vade farkı cins birliği bulunmayan para-mal mübadelesinde, faiz ise bedeller arasında cins birliği bulunan işlemlerde söz konusudur. Sarf akdi gibi paranın para ile veya aynı cins malların birbiriyle mübadelesinin söz konusu olduğu işlemlerde peşin ve misliyle alışveriş şartı vardır, vade farkına ve fazlalığa cevaz verilmez. Faizli işlemlerde genellikle zaman unsurunun yer alması zamanla irtibatlı her türlü kârın veya fazlalığın faiz sanılmasına yol açmaktadır. Halbuki zaman unsuru kendi başına bir faiz sebebi değildir; cins birliği bulunmadıkça faiz hükmünün illeti teşekkül etmez. Para-mal mübadelesinde cins birliği olmadığı için akid kuruluncaya kadar malın muayyen bir bedeli yoktur. Dolayısıyla vade farkı henüz pazarlık aşamasında ortaya atılan teklifler arasında meydana gelen bir farktır.

2. Akdin kurulması öncesinde söz konusu edilen vade farkı ile borç ilişkisinde vadeye bağlanan faizi eşit tutmak hem hukukî hem iktisadî bakımdan isabetli değildir. Borcun ertelenmesi sebebiyle alınan faizde akdin muktezâsında değişiklik yapılmaktadır; diğer bir ifadeyle tarafların karşılıklı rızalarıyla ortaya çıkan ve kesinleşen bir akde dayalı şekilde borçlunun zimmetinde sabit olan borçta değişiklik yapılması söz konusudur. Vade farkında ise iki veya daha fazla fiyat teklifi verilmektedir ve henüz akid kurulmadığından fiyat teşekkül etmemiştir. Bedeller arasında cins birliği bulunmadığı için mala karşı verilecek para miktarı farklı yerlere ve şartlara göre değişiklik arzedebilir; malın hukuken sabit bir fiyatı olmadığına göre ikinci teklifteki fazlalık faiz veya haksız kazanç sayılmaz. Peşin ve vadeli olarak iki fiyatın söylenmesi veya farklı vadeler için farklı fiyatların teklif edilmesi karşı taraf için icap yahut icap teklifidir. Teşekkül etmiş bir borç, dolayısıyla ortada henüz alıcı ve satıcı yoktur; sonuç olarak alıcının zimmetinde tahakkuk etmiş ve muayyen hale gelmiş bir borç söz konusu değildir ve borcun vade sebebiyle arttırılmasından bahsedilemez. Taraflar akdi peşin olarak kesinleştirirse akid peşin satım, vadeli olarak kesinleştirirse vadeli satım şeklinde ortaya çıkar. Ayrıca vade farkının bir karşılığı bulunmadığı da söylenemez. Bir malın fiyatının veya bir hizmetin ücretinin meydana gelmesinde müşteriyi tanıma, malın satıldığı yer ve zaman, ödeme türü ve şekli gibi çeşitli etkenler vardır. Bir malın peşin veya vadeli yolla satılması malın fiyatının teşekkülünde önemli bir etkendir ve buna bağlı olarak farklı fiyatların ortaya çıkması ekonomik açıdan doğal bir durumdur. Bunun yanında alacağı tahsil, rehin ve kefil gibi teminat külfeti ve alacağını tahsil edememe riski gibi sebepler de vadeli satımlarda fiyatın teşekkülünde etkendir.

3. Vadeli satışlarda akid iki tarafın karşılıklı rızası ile gerçekleşmektedir. Taraflar vadeli satış neticesindeki hak ve borçlarını bilmektedir, akdin sıhhatini etkileyecek herhangi bir ızdırar hali, cehalet, garar, tağrîr söz konusu değildir. Alıcı malı peşin elde etmek için yeterli paraya sahip olmadığından kendi ekonomik durumuna uygun gördüğü vadeli satışa rıza gösterir. Ayrıca bu yolun tercih edilmesi satıcının ticaretine revaç kazandırır. Satıcının, malını peşin satamaması veya alıcının peşin alamaması durumunu ızdırar hali kabul etmek ve, “Peygamberimiz zorda kalanın satışını nehyetti” hadisinin (Müsned, I, 116) şümulüne dahil etmek isabetli değildir. Satıcının henüz malî birikimi oluşmamış alıcıya malı vadeli satması onun halinden yararlanmak için değil ona kolaylık göstermek içindir. Bu açıdan, “Alırken, satarken ve öderken kolaylık gösterene Allah rahmet eylesin” hadisinin (Buhârî, “Büyûʿ”, 16) kapsamına girmesi daha isabetli görünmektedir.

4. Bir satışta iki satışı yasaklayan hadisleri vade farkının haramlığına yormak uygun değildir. Bu hadisler vade farkıyla değil bedelin meçhul olması, iki fiyat teklifinden biri belirlenmeden malın alınması haliyle ilgilidir. Nitekim pek çok âlim, söz konusu yasağın tarafların iki farklı icaptan biri üzerine akdi kesinleştirmemesi şeklinde yorumlanmıştır. Bu yasağın İmam Şâfiî’ye ait bir başka yorumu bunun şartlı satımla ilgili olduğu yolundadır; meselâ, “Evini bana şu kadara satman şartıyla bineğimi sana şu fiyata satıyorum” şeklindeki bir satış nehyedilmiştir.

5. Piyasada ortaya çıkan fiyat yükselmesi ve düşüşler, ödeme yapılacak tarafın bu süre içinde parasını veya malını kullanma imkânından mahrum kalması yüzünden uğrayacağı kayıplar, fiyat farklılıklarının meydana gelmesinde zaman unsuruna bağlı değişikliklerin önemli sebeplerindendir. Ancak vade fıkıhta mutlak şekilde bir kazanç ve değer artış sebebi görülmemiş, paranın para veya aynı cins malların birbirleri karşılığında vadeli mübadeleleri faiz kapsamında değerlendirilmiştir. Öte yandan bedellerden birinin para, diğerinin mal olduğu muamelelerde vadeli satışa izin verilmiştir. Para ile mal farklı iki cinstir, bu sebeple birinin diğerinden aritmetik yönden ölçülebilen bir fazlalığından söz edilemez.

6. Vadeli işlemler, İslâm hukukunun akid sistemine aykırı düşmediği gibi insanların ihtiyaçlarını karşılamaya da daha uygun görünmektedir. Vadeli işlemler, özellikle ihtiyaçlarını peşin alışverişlerle gideremeyen insanların başvurduğu bir yöntemdir. Mal fiyatlarının sürekli arttığı, yüksek bir enflasyonun paranın değerini günden güne erittiği ortamlarda satıcılar peşin fiyatına vadeli satışları tercih etmez; enflasyon oranını da dikkate alarak ödemenin vadesine göre farklı fiyatlar belirler. Alıcı, bir defada ödemesi durumunda bütçesini zorlayacak ürünleri bir miktar fiyat farkıyla daha uzun zaman sürecinde satın almayı tercih eder, Vadeyle mal alan kişi ihtiyaç duyduğu şeye önceden sahip olur ve borcunu zamana yaydığından ona tasarruf alışkanlığı kazandırır. Satıcı açısından vadeli satış bir pazarlama yöntemidir ve peşin satamadığı ürünleri vadeli satış yoluyla pazarlar. Bazı işletmelerin ticarî hayatlarını devam ettirebilmeleri buna bağlıdır.

Sonuç olarak fakihlerin çoğunluğu, vade farkını akidde fiyatın teşekkülü aşamasıyla ilgili bir durum olarak görmekte, tarafların belli bir fiyat üzerinde anlaşamamaları halinde semen belirsiz kalacağı için bu aşamada kalan akdin fâsid olacağını, ancak tarafların fiyat tekliflerinden birini kararlaştırmaları ve buna göre akdi kesinleştirmeleri halinde akdin sahih olacağını savunmaktadır. Bu sebeple günümüzde taksitli satışta da vade farkı faiz kapsamında görülmemekte, buna karşılık alıcının borcunu ödeyememesi durumunda borcun ertelenmesi karşılığında veya temerrüt sebebiyle talep edilen / ödenen ilâve bedel ise faiz sayılmakta ve câiz görülmemektedir. Nitekim, İslâm Konferansı Teşkilâtı’na bağlı İslâm Fıkıh Akademisi’nin Cidde’de 14-20 Mart 1990 tarihinde yaptığı altıncı toplantısında aldığı kararda vadeli satışta malın peşin fiyatından daha fazla bedel istemenin ve sürenin belirlenmesi şartıyla vadeli satışı taksitler halinde yapmanın câiz olduğu, taksitlerin ödenmemesi durumunda geciken her ay için ilâve ücret veya ceza talep etmenin ise faiz niteliği taşıdığı belirtilmiştir (ayrıca bk. FAİZ; TAKSİT; VADE)
 
Kim
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
ah can kardesim kendince biseyler soyluyorsun ama ne soyluyorsun teknolojiden kim rahatsiz olmus. Ben zararlarinida soyluyorum. Google yazip acip baktigin her kaynak dogru imi ? Gozunu seveyim yapma. Ben ehli sunnet mezheplerinden bahsediyorum. Sii veya sia diye tabir edilen mezheple tabi arada farkililar var. Lutfen yazdiklarimi iyi oku. Cuma namazi ve fetvasi ile ilgili sordugun soruya cevap yazdim. Soylediginin dogru olmadiginida soyledim herhangi bicevap vermedin. Onu soyluyorum. Yoksa tabi yazabilirsin istedigin gibi. Ama iyice aratsirip dogru kaynaktan kulaktan dolma bilgiler ve gercegi yansitmayan yorumlar gibi degil.
 
sen faizi savundun!
savunmadım! çıkar göster!

maxresdefault.jpg
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Sizinle özelden görüşmek daha güzel olacak. Rahatsız olanlar da olabilir diye uzatmayayım. Sorduğum ve zıt cevapladığınız konulara tekrar dönmememin nedeni ya kaynağını hatırlamıyordurum, yada dur bir dakika diyip bunu da birde böyle araştır diye kendi kendime verdiğim cevaplardandır. Yine kasti değil yani :)
Neyse hoşgörünüzü kaybetmediğiniz için de ayrıca teşekkür ederim
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Vazgecme rahat ol. Fetvasi mevcut olan herseye musluman olarak kefiliz. Bu sartlarin olustugu vadeli satislar caizdir.. peki sen okuduysan eger fetvayi . Benim savundugum seylerin fetvaya gore dogru oldugunu ve Muslumanlarin bu fetvayi kabul ettiginden dolayi benim hakli ciktigimi soyleyecekmisin ? Ben sanki oturmusum burda kafama gore yorumlayip helal haram tayin ediyorum. Fikih icmma kiyas İslam Hukukunda Helal dairesinde belirlenen seyleri konusuyoruz . Herkes kendi fikrini beyan ediyor. Beyan edilmis
Fikir var. Musluman olarak inaniyorsak bu fetvaya uyariz. Kimse sana vadeli al da demiyor. Paran varsa pesin al. Lakin pesin olarak alicsk bi birikimin yok ise vadeli satista belirlenen usullere gore ticaret yapman alim satim yapman caizdir. Helaldir.
 
Rica e
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
rica ederim ne demek. Tabi gorusebiliriz . Lakin ben fikihci degilim. Hoca alim degilim. İmam hatip
Mezunu da degilim. Dinimin bana emrettiklerini bilmeye ogrenmeye calisiyorum. Gunluk 24 saat dilimini dinime gore yasamaya calismak icin , kendine yeticek kadar İslam Hukuku fikih ogrenmeye calisiyorum. Burdaki verdigim bilgiler nakildir. Ehl-i sunnet ulemasinin ekseriyetinin gorus birligi yaptigi ve mutabik kaldigi butun hersey kabulumdur.
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Bu olay ahmete mehmete yada falanca insana baglmak tarzi yorumlanamaz. Hepimiz
Okul siralarindan gectik degil mi ? Siniflarimizda ogretmenler olmasaydi mudur iceri girip gorecegimiz dersin kitaplarini birakip gitseydi ve butun ogrenim hayatimizi sadece okula giderek kitaplari okuyarak ogretmenler olmadan tamamlasaydik olur muydu ? . Bizden daha bilgili olan daha egitimli olan ve konulara vakif olan kisilerin hocaligina tabi olmak en basit konularda bile gecerli iken, is İnanc meselesine gelince ahmetin mehmetin sozunemi guveniyorsun oluyor. Sonucta bu bilgiler Dunyaca Musluman Ehl-i Sunnet cemattinin kabul ettigi fikhi bilgiler. Kimi diyebilir. Ben kabul etmiyorum. Kendi bilecegi is. Fikih icmaa kiyas alim ve muctehitlerin kafalarina gore uydurdugu seyler degil, Alemlere Rahmet olarsk gonderilen Peygamber Efendimizin tatbik ettigi ve sunnet olarak yorumladigimiz bir yol ve cizgiden haraket ederek muslumanlarin itilafa dusmemesi icin cizdikleri cizgidir...
 
Aman allahım hala sürüyor mevzu.
Ya arkadaş bırakın din konularını birbirinize akıl vermeyi. Ben kendi adıma konuşayım. Din konusunda hiç kimseyi dinlemem. Aklım var fikrim var beynim var. Hiç kimsenin fikrine ihtiyacım yok. İhtiyacı olanları gördük. Din adamıyım diyenlerin peşinden gidip aklını kiraya verenleri gördük. Din adamının salyasını sümüyüğünü yalayanları gördük. Çok şükür onlardan olmadık. Kendi bildiğimiz doğruların peşinden gittik yalnış yollara sapmadık. Sizin bilginiz size benim bilgim ve aklım bana yeter.
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!

Aga babasi ne icin kullanilir ? Simdi ulkenin aga babasi desem aklina kim gelir ?CumhurBaskani dimi ? Konustugumuz konu da İslamDini ise ve aga babasi denilse senin aklina ne gelmesi gerekir ?Bence asil bu kilif uydurmak. Ben inadigim inancin sonuna kadar arkadasindayim ve savunuyorum.

icimizde bile itilafa duserken, bizim kutsallarimize hareket edenleri aklama cabasi hic hos degil bence. Arkadas gelir derki ben onu beyan etmedim ozaman baska . Lakin su soyledigi
Cumleden sadece o
Anlasiliyor..

konu icinde sorulan sorulara cevap verdigim lakin geri donus alamadigim olaylar var. Hava da kalmasin. Cevaplar hala mevcut. Tek Kaynak olarak Kur’ani kabul edip namazi aciklayamamak da nasil aciklanir hala cevaibi bekliyorum...
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Genel olarak soylemin dogru gibi gorunsede , detaylarda yanlisa dusunuyorsun. Benim bilgim dedigin seyler ne mesela ? Eger İslam dinine sahipsen . Bu dinin kurallarini neye gore yorumlayip belirliyorsun. Bilgim dedigin seyler zaten zamanin Mezhep alimlerinin gorusleri ve bize aktarilan olaylar. He sen de diyorsan ki bana Kur’an yeter. Sadece Kur’ani okuyup heryi aciklayabilirim tarzinda bi fikre sahip isen, inancimizda Farz olan Namazin nasil kilanacagini da sana sormak isterim ? ..

Cok guzel
Konusuyoruz benim bilgim bana yeter de, sanki kendimiz okuyup herseyi yorumlamis gibiyiz. Eger bilgine guveniyorsan sana ayriyetten 2/3 sorum daha olucak. Sadece kendi akilina guvenerek verdigin cevaplar ile İslam’a uygun bir sekilde yasayisini nasil surdureceksin..

Genelleme yaparken hersei ayni kefeye koymak cok yanlis birsey. O yuzden Kusursuz olan İslamdir, insan degil diyoruz.
Yalanci dolandirici ve dini istismar edenlerin pesinden gitmemek icin Gercek Dini bilmemeiz gerekiyor ki ayirt edelim.
Tekrar soyluyorum. Ulkede cogu kisi malum feto Nun pesinden gitmemis olabilir. Lakin bunlarin buyuk cogunlugu İslam’i derinden bilipte onun yanlislarini gordugu icin degil. Zaten cemaata tekke alim seyh evliya gibi kavramlari karsi oldugu icindir.. ( farkli bir bilgi veriyorum yanlis anlasilmasin ) .. hepsinin yanlis oldugunu soylemek yerine dogru olani bilip hangisinin gercek İslam yoludna hangisininde sadece para ve makam mevki yolunda oldugunu ayirt etmemiz lazim.
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Arkadasin kendisinin beyan etmesi lazim ozaman. Ben bu sekil anladim sen o sekil. Peki benim aldigim sekilde ise senin tepkin ne olacak ? Senin anldigin sekilde ise ben ozurumu dileyecegim.

yazilana komplike olarak bir butun olarak bakinca benim anldigin sekilde ozellikle soylendigi belli oluyor zaten
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Bana ayetlerle soru sorma sınama be kardeşim. Evet tekrar ediyorum benim bilgimdr aklımda yeter. Sen beni sınayacağına, git din adamıyım hocayım imamım diyenleri ve onun peşinden gidenleri sına. Bir zamanlar fetö'ye sövdüğüm için bana kafir diyenler nerede ben neredeyim. Ben hep aynı çizgideyim. Dünde bu günde yolum hep aynı yol. Ayetlerle falan benim din bilgimi sınama be kardeşim bu ne sana kaldı ne başkasına.
 
Hadi allaha emanet bu konu benim için kapanır selametle
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
sence bence ile olmuyor isler. Zaten denildigi gibi 6-9 yas ta degil mevzu ve kaynaklari bilerek yanlis yalan aktarilarak Din kotulenmeye calisiyor.

ayriyetten madem o sekilde anlamadin. Neden bu olayin eger yanlis oldugunu biliyorsan burda acip desiyorsun ? Yoksa sende o arkdas ile ayni gorusemi sahipsin ?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
1,930Konular
128,741Mesajlar
9,874Kullanıcılar
kadirer01Son Üye
Geri
Üst Alt