Genel Sohbet SREBRENİTSA

Türk 

Council
Doğrulanmış
Katılım
7 Mar 2019
Mesajlar
1,434
Tepki Puanı
9,821
Puanları
0
Konum
52.151237, 93.912200
Ölmek istiyordum, masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bize sığınan insanları koruyamadığımız için kendimi affetmiyorum”

Bosna’daki İnsanları Korumakla Görevlendirilmiş Hollandalı Bir Asker

Temmuz 1995’de Yugoslavya iç savaşı sırasında Sırp ordusu, “Krivaya 95 Harekatı”nın bir parçası olarak Srebrenitsa’yı işgal etmiştir. Yaşanan bu olay bir işgal olarak kalmamış bir katliama dönüşmüştür. Çünkü Bosna – Hersek’in Srebrenitsa kentinde en az 8.372 kişi “Ratko Miladiç” komutasındaki ağır silahlı Sırp ordusu tarafından öldürülmüştür. Yapılan katliamda genç yaşlı demeden binlerce insan yaşamını yitirmiştir. Yapılan katliama Sırp ordusunun yanı sıra, Bosna-Sırp ordusunun “Akrepler” olarak bilinen özel birlikleri de katılmıştır. Ne Birleşmiş Milletler’in Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmesi ne de kentte bulunan 600 Hollanda Barış Gücü askeri katliama mani olamamıştır. Srebrenitsa olayı, II. Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yapılan en büyük insan katliamı ve etnik soykırım olarak Dünya tarihine kazınmıştır.

Yugoslavya’nın düşmesinin ardından, 1992 yılında Sırplar Yugoslav halklarına katliam uygulamaya başlamışlardır. Olaya müdahil olmak isteyen Birleşmiş Milletler 6 bölgeyi güvenli ilan etmiştir ve bu bölgelerden biri de Srebrenitsa’dır. Savaştan önce 24.000 nüfusu olan bu kent mülteciler ve dışardan kente sığınan insanlarla birlikte 60.000 nüfusa ulaşmıştır. Nüfusun artmasıyla bu kent artık hastalıklarla, açlıkla mücadele etmeye çalışan bir toplama kampına dönüşmüştür. Kenttekilerin kendilerini korumak için edindikleri silahlar da BM (Birleşmiş Milletler) güçleri tarafından güvenlik gerekçesiyle toplanmıştır. Sırp devlet Başkanı Radovan Karadziç’in emriyle, Ratko Mladiç komutasındaki Sırp askerlerinin kente olan tacizleri sıklaşınca kamptaki insanlar silahlarının geri verilmesi için başvuruda bulunmuş; fakat kampın Hollandalı komutanı Thom Karremans bu isteği geri çevirmiştir. BM güçleri ise sadece kent üzerinde iki tane F16 uçurarak tepki vermişlerdir. Hollandalı askerler Bosna’daki BM Barış Gücü Komutanı Fransız generalden aldıkları emirle bir gece yarısı kenti boşaltmış ve bulundukları kampı içindeki 25.000 mülteci ile birlikte Sırplara teslim etmişlerdir. Hollandalı komutan tarafından Sırplara satılan (bu olay video kasetle kanıtlanmıştır) kent bir hafta süren katliamla Sırplara yenik düşmüştür.
Ratko Mladiç
Srebrenitsa kırsalında 1000 kişiyi esir alan grup, Ratko Mladiç’in emriyle esirleri öldürmeye başlamıştır. Daha sonra kimlik tespiti yapılmaması için cesetler askerler tarafından parçalanarak Kremetorium’da yakılmış ve toplu mezarlara gömülmüşlerdir. Yaklaşık 5 gün süren bu katliama Avrupa devletleri sanki gizliden gizliye destek verirmiş gibi sessiz kalmışlardır. II. Dünya Savaşından sonraki en büyük insanlık kıyımı yaşanan Srebrenitsa, Sırp katillere boyun eğmiştir. Katliam’dan 13 yıl sonra Sırbistan’ın Sermiyan köyünde yakalanan Sırp komutan Ratko Mladiç, Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapse çarptırılmış; fakat infaz için 16 yıldır aranan Ratko Mladiç’in, Sırbistan hukukunun içinde yapılması gereken bazı düzenlemelerden sonra Lahey’e sevk edileceği bildirilmiştir. Bütün dünyanın kayıtsız kaldığı (başta Türkiye…) bu vahşetin izleri halen silinememekte ve yeni toplu mezarlar bulunmaya devam edilmektedir.

1995 Temmuzu’nun sonlarına doğru yapılan katliamda, kenti Sırp askerlere teslim eden Hollanda askerlerinin çoğu daha sonra ülkelerine döndüklerinde psikolojik tedavi görmek zorunda kalmıştır. Hollanda hükümeti hiçbir sorumluluk kabul etmezken, kenti bırakarak Sırpların katliamına göz yuman 600 hafif silahlı Hollanda askerinin büyük bir bölümü pişmanlıklarını her fırsatta dile getirmişlerdir. Srebrenitsa kentinde yaşadıkları anları kitaplaştıran askerlerden biri olaydan dolayı yaşadığı pişmanlığı şu sözlerle ifade etmiştir “Ölmek istiyordum, masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bize sığınan insanları koruyamadığımız için kendimi affetmiyorum” İşte bu sözler, kentte uygulanan etnik kıyımın en büyük belgesidir. Srebrenitsa kentinde kurulan BM kampında tercümanlık yapan Hasan Nuhanoviç anılarında şunları paylaşmıştır; “Hollandalı askerlerin bulunduğu kampa gelerek, kampa sığınan insanların teslim edilmesini isteyen Sırp komutan, aksi takdirde kampın bombalanacağını açıklamıştır.” Hollanda askerlerinin kendi canlarını kurtarmak için insanları tek sıra halinde teslim ettiğini aktaran Hasan Nuhanoviç kamp etrafında boğazlanan insanların çığlıklarını ve yalvarmalarını unutamadığını söylemiştir. Ne acıdır ki kampa sığınan ve Sırp askerlerine teslim edilen insanların arasında Nuhanoviç’in 18 yaşındaki erkek kardeşi Muhammed, annesi ve babası da vardır. Yaşadığı o günleri gözyaşları içinde anlatan Hasan Nuhanoviç katliamcılardan birçoğunu teşhis etmesine rağmen cezalandırılmadıklarını, hatta annesinin katili olan kişinin devlet dairesinde memur olarak görev yapmaya devam ettiğini belirtmiştir. Halen Saraybosna’da yaşamaya devam eden Hasan Nuhanoviç, yaşadığı bu üzücü ve kan donduran anıları 2007 yılında yazdığı “ Birleşmiş Milletler Bayrağı Altında-Srebrenitsa Katliamı” adlı kitabında paylaşmıştır…
 
Bir tarih hocasını dinlerken srebrenitsa katliamından bahsederken mavi kelebekler den söz etmişti. Dünyada sadece srebrenitsa katliamına uğrayanların mezarliklarinda görülür bu tür kelebekler bu nedenle bu katliama mavi kelebekler ismide verilmiştir gibi bir telaffuz da bulunmuştu çok dikkatimi çekmişti
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Emeğine sağlık hocam.
Bizlerin de dahil olduğu milyonlarca insan asla unutmaycak Srebrenitsa’yı, Kırım’ı, Doğu Türkistan’ı, Karabağ’ı ve nicelerini.. Ve unutturmayacağız çocuklarımıza ve torunlarımıza..
O mazlumların hepsine Allah rahmet eylesin..
 
Lütfen, Giriş Yap veya Kayıt Ol Alıntı içeriğini görüntülemek için!
Ben baba tarafından boşnağım Rahmetli babaannem derdiki Sırplar kadar zalim ırk yok.Allah onlara fırsat vermesin Çok gadardırlar.Çok kan dökerler ellerine fırsat geçerse. Ve Babaannem 1988 te vefat etti.
 
Allah hepsine gani gani rahmet eylesin. Bize de asla unutturmasın bu katliamı da, aynı vahşilikteki diğer katliamları da. Mesela Fransa'nın Ruanda ve Cezayir'de yaptıklarını da unutturmasın. Bir de medeni ülkeyiz diye geziyorlar. Amerika'nın kızılderilileri nasıl katlettiğini de unutturmasın. Cilovluk'ta katledilen Azerileri de unutturmasın. Daha çok var ya...
 
''Ben, Avrupa'ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum.
Çünkü; çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik.
Çünkü; hiç bir kutsal yere saldırmadık.
Oysa; onlar bunların tamamını yaptılar.
Hem de Batı'nın gözü önünde; Batı Medeniyeti adına.''

Aliya İZZETBEGOVİÇ

Unutmayalım ki; Srebrenitsa'da 8372 Boşnak kardeşimizin BM denetimindeki güvenli bölgede Sırpların soykırımına uğraması BM tarihinde unutturulmaması gereken kara bir lekedir!
 
Bir çocuğun sorusu: çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne. :(
Allah rahmet eylesin hepsine.

Şu yüzyılda bile insanın halen gelişimini tam olarak tamamlamadığını gösteriyor. Bireysel bir olay değilki hadi hasta diyesin. Hepsi mi hastaydı bu vahşeti yapanların.

Geçen sene ziyaret etme imkanım oldu. Halen duvarlarda kurşun delikleri var. Acıları sürüyor. Epeyde bir süre devam edecek.

Boşnak, sırp ve hırvatlar aynı soydan. Boşnaklar müslüman, sırp ve hırvatlar ise genellikle hristiyan olmakla brlikte mezhepleri farklı. Epeyde yahudi var orada.

Boşnaklar müslümanlıkla Nasreddin Hocanın arkadaşı Sarı Saltuk ile tanışırlar. Sarı Saltuk ve Nasreddin Hoca Seydi Mahmut Hayrani'nin öğrencisidir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun da Seydi Mahmut Hayraninin soyundan geldiği iddia edilmektedir.

Sarı Saltuk Blagaj tekkesi denilen dağın başında, ama güzellik olarak cennet gibi bir yerde tekke açmış. O devirde henüz oralar bizim topraklarımız değildi. Oranın hükümdarı öyle bir tekkenin açılmasına o zamanlarda nasıl müsade etti, şaştım doğrusu. Araştırdığımda Macaristan kralının zulmünden korunmak için bosnanın Osmanlıya yaklaştığını öğrendim. Her neyse aynı soydan olanlar din ayrılığı nedeniyle birbirlerine düşmüşler. Yugoslavyanın dağılmasıyla ayrılıklar düşmanlığa dönüşmüş. Orada sadece müslüman hristiyan savaşı olmamış. Hırvat hristiyanlardan Sırplarla savaşanlar var. Hırvat ve Sırplardan birleşip müslümanlara savaş açanlar var. Bir nevi 15 temmuz yaşanmış. Kimin kiminle dost-düşman olduğu tam olarak belli değil. Nihayetinde aynı ırktan 3 millet birbirine kırdırılmış.

Oraları görünce insan şunu düşünüyor. S400ler gelsinde dolar 10 tl olsun önemli değil. Çünkü Begoviç parası olduğu halde silah alamamış. Benzer olay Çanakkalede başımıza gelmiş. Dostumuz! Almanlardan toplar için parasıyla yağ alamamışız. Birkaç atışta toplar şişmiş, işlevsiz hale gelmişler.

s400lüleri mutlaka almalayız. Zaten toplumun hemen hemen tüm kesimi bu konuda hemfikir. Hatta s400 tarzı silahları kendimiz yapmamız lazım. Silah gücü ekonomik güçten daha önemli. Silahta dışa bağımlılıktan mutlaka kurtulmalıyız. Belki 50-100 yılda bir kez lazım olur ama silahınız yoksa paranız puldur. Tabi silahın olması içinde para/ekonomi lazımdır.
 
1,930Konular
128,743Mesajlar
9,874Kullanıcılar
kadirer01Son Üye
Geri
Üst Alt