Sevgili
@Anton Bütün yazdıklarına katılıyorum.
Ve bu satırları 1999 Gölcük depreminde bilfiil Değirmendere'de görev yapmış, arama-kurtarma çalışmalarına katılmış, çadır kent oluşum sürecinde görev almış birisi olarak yazıyorum.
Depremin etkilerini en yakından gördüm, hasarına ve geride bıraktığı yaralara şahit oldum.
Ama o günden beri maalesef hala çok çok gerideyiz tedbir konusunda.
Alınacak tedbirler iki türlü. İlki bireysel, ikincisi yönetimsel. Ama ikisinde birden sıkıntı var.
Bilinçli olan insanlar kendi tedbirlerini imkanlar ölçüsünde alsa da ülkemin gerçeği olan vurdumduymazlık ve okumuş cehalet yüzünden büyük bir çoğunluk yetersiz yinede.
İkincisi olan yönetimsel tedbir konusuna hiç girmek istemiyorum zaten. Olayı siyasete çevirirler.
Ama kişisel tespitimi belirticem yinede, koca bir
sıfır. Hala çürük hasarlı binalar dolu, hala inşa kontrol süreci hileli, hala insanlar üstünü kapatıyor, hala umursanmıyor.
Aman neyse, yazarken bile canım sıkılıyor.
Bu kadar satırı niye karaladın dersen (aynı senin de yazma sebebin gibi) hiç değilse bir kişiyi bile
farkındalığa ulaştırmak amacı ile.
Bana bu satırları yazdırdığın için teşekkürler.
Sevgiyle kalın